torossiirleri
  2014 TEMMUZUNDA BİR GEZGİN GÖZÜYLE GÜNEYYURT!
 
                
   2014 TEMMUZUNDA BİR GEZGİN GÖZÜYLE GÜNEYYURT!
       (Şirin beldemiz Güneyyurt hakkında bir kurgu)

Bu şirin kasabayı İnternetten öğrendim, gerçekten iyi bir tanıtım yapmışlardı beni çok etkileyen bu sanal broşürlerden ilham alarak Güneyyurt'u görmek ve gezmek için ailemle beraber karar aldık.
Konya otogarına gelince  kime soralım demeye kalmadan tüm yazıhanelerin listelerinde bu kasabanında adının yazılı olduğunu gördüm. Konyanın en ünlü ulusal bir firmasından yolculuk için bilet alırken görevli arkadaş; Hadim, Karaman, Mut, hangi güzergahtan verelim diye sorunca merakım iyice arttı; evet; Güneyyurt' a üç hattanda yol vardı.
Ben tercihi kendisine bırakınca; siz gezmeye gittiğinize göre sizi Karaman Bucakkışla yolundan gönderelim, dedi.
100 km sonra Karamandan sağa döndük ve 30 km sonra çok dik bir inişe geçtik, yanımda ki koltuk arkadaşım; burada beş yıl önce 32 viraj vardı Allah devletimize zeval vermesin, şimdi tek virajla Göksuya iniyoruz, dedi.
Göksunun adı daima kafamı kurcalardı, Bıçakçı köprüsünün üzerinden geçerken bunu da öğrenmiş oldum; bu koca ırmak burada göm gök akıyor arkadaşlar! bunu mutlaka izlemenizi isterim.
Şimdi artık rampa zamanı, aynen indiğimiz diklikte bir yokuşla Karamanoğlu Mehmed bey geçidine kadar geldik; burasının rakımı 1925 m’dir ve Torosların en yüksek geçidi olma özelliğini taşımaktadır. Eski adının Yellibel olduğunu öğrendiğim bu geçitten sonra artık engebeli ve 2000 m rakımlı bir Platoda ilerliyoruz.
10 km sonra Balkusan köyüne geldiğimizde burada metfun bulunan Karaman oğullarının külliyesini tepeden izlerken aklımız binlerce yıl öncesine gidiyor ve yanımda ki arkadaştan; Balkusan kelimesinin orta Asya ata yurtlarından Baykal gölü civarında ki Karabalgasundan geldiğini öğreniyorum.

Buradan sonrası artık Güneyyurttur. Burada 25 km uzunluğunda çok derin ve içinden bir derenin aktığı  uzun bir vadinin çevresinde  harika bir yayla vardır. Tekeçatı ile Altıntaş yaylası arasında Türkiye’nin en güzel Yaylası, Tekeçatı ile Balkusan köyüne kadar olan bölüm oldukça dar ve derin  Kanyonlarla sarılı adeta yörenin Ihlara vadisini andıran bir yapıdadır.
Burada kaptan; Ermenek yolcusu olup olmadığını sordu, Ermenek yolcusu olmadığı anlaşılınca direksiyonu Güneyyurt'a çok kestirme olan ve yeni bittiğini öğrendiğim Tolbunar yoluna döndürdü.
Balkusandan Güneyyurt’a

Arabamız Karamanoğlu ailesinin metfun bulunduğu  sivri kümbetli, köy mezarlığının içinde ki külliyenin üzerinde ki yoldan az bir meyille ilerlerken  2 km ileride  çok güzel bir dere üzerinden geçiyoruz; derenin etrafı çok yoğun  söğüt  ağaçlarıyla  kaplanmış, çayırların üzerinde öbek öbek koyun sürüleri yatmaktaydı.
   Bu dere;  iki Ufuk çizgisi arasında uzanan güzellikleri etrafa yansıtan ve Dedeli boğazından başlayıp Tekeçatında ki HES barajına kadar devam eden uzun vadinin adeta bir estetik kaynağını oluşturuyor. Yeni yapılan ve iki aracın yan yana zor sığabildiği  köprüden geçtik ve oldukça dik bir yamaca doğru tırmanarak Tolbunar’a geldik.
   Burada büyük bir kalabalık vardı, kaptan 15 dakika mola verdi ve olup biteni anlamak üzere indik; Bu gün Tolbunar yayla şenliklerinin ilk günüydü, burada geçirdiğim kısa zamanı anlatmak bile sayfalar dolusu bir anı oluşturabilir ama ben kısaca özetleyeyim; Belediyenin yaptırdığı Sosyal tesisler Tolbunar’ın en kayalık yerine yapılmış ve burada ki etkinliğe katılacak yabancıları ağırlamak üzere tasarlanmış, bir tarafta Bulgurca dedikleri irmik ve etten yapma ancak odun kömürü üzerinde kızartılarak servis edilen yörenin ulusal patenti de alınan yemeğini yapan kadınlar, öte  tarafta da kasaba dışından gelen katılımcıların oturdukları yer sofraları.
   Tolbunar mahallesi Güneyyurt’a ek olarak kurulan 9. mahalle, elektrik gelmiş, telefonlar çalışıyor, balkonlar da uydu alıcıları görülüyor. Buradan Güneyyurt Arabayla 10 dakika ve 13 km sürüyor, artık burası Güneyyurtluların haftalık uğrak yerlerinden biri olmuş, bundan 30 sene önce olduğu gibi, şimdi de kışında kalanlar var ve kendi muhtarlarını da seçiyorlar. Burada en çok dikkatimi çeken başka bir gelişim ise suyun havadan minik ağaç oluklardan yapma köprülerle bağ ve bahçelere aktarılması, bu manzara buraya artı büyük bir güzellik katıyor doğrusu.
   Bugün ayrıca Tolbunar’ın Kiraz toplama sezonunun başladığı gün burası Güneyyurt merkezden rakım olarak 1300 m daha yüksek olması dolayısıyla Kirazlar oradan bir ay sonra ermektedir. Kiraz konusunda kooperatifleşen Güneyyurt’lular alıcılarla çetin bir pazarlık içindeler ve kaliteli kirazlar 6-8 TL ye gittiğini söylemektedirler. Bir zamanlar ki bundan 50 yıl önce sadece bazı erik türlerinin yetiştiği yöre de şimdi Dünyanın dört bir tarafına ihraç edilen  en kaliteli Kirazlar, Cevizler ve Elmalar yetişiyor ve kayda değer bir rekolteye doğru yükselmektedir.
   Hiç istemesekte 15 dakikamız doldu ve kaptan yerini aldı otobüste ki. Sadece kayalardan oyulmuş, etrafı halkın Kepir/Tapir dediği yerle bir taşların arasında hafif rampayla ilerledik, yanımda ki koltuk arkadaşım; az ilerde sana bir şey göstereceğim diye beni uyardı, bak dedi; buraya Yarıkbunar derler, suyun çıkışına ve çıktığı yere dikkat et, 3-4 m yükseklikte sanki yapay olarak yapılmış bir Şelaleyi andıran Çağıl çağıl çağlayan   harika bir suydu bu. Ön tarafını adeta bir cennete çevirmiş, anlattığına göre; önce yalnız Söğütlerin yetiştiği sanılan arazide her tür meyve boy göstermiş bulunmaktadır.
         BOZKIRLAR ÜZERİNDEN

2000 M rakımlı devasa bir yaylanın üzerinde gidiyoruz; etrafımız da sadece Ardıç ağaçları var zira bu rakımda başka bir Ağacın yetişmesi zor görülüyor.
   Güneyyurtlular bu büyük yaylanın kıymetini anlamışlar artık, dedelerinin kazma ve kürekle taşlı kırlardan açtıkları bu yerleri bir zamanlar vakıflara kaptırdıktan sonra tekrar ele almışlar ve ekmedik bir yer bırakmıyorlar.
   Yüzyıllardır süren Yörük anlaşmazlıkları da artık tarih olmuş zira bu ara şeride yani; Boncuk çayırı ile  Üşbunar  arasına gelen Yörüklerle köy ve kasaba halkları memleketin Akil kişileri tarafından barıştırılmış ve  Yürüklere kendi köylerine yakın bir yerden arazi verilerek durum halledilmiştir.
   Torunlarının emaneti olan bu tarlalara sahip çıkan yeni nesil buralarda büyük bir tarımsal  reform gerçekleştirmiş, toprak analizleri yaptırarak en iyi yetişen meyve türünü keşfederek  ekonomik bir hareketlilik sağlamışlardır.
   Yol arkadaşımın anlattığına göre; eskiden bu araziler davarcı yabancılara Otlakıye  adıyla yaz ayları kiralanıyormuş, bu durumda şimdi kasaba halkının inisiyatifi ele almasıyla son bulmuş ve Yukarı ve Aşağı Çağlar ile beraber Güneyyurtlular da yaylalarının en iyi şekilde koruyarak ekili hale getiriyorlar.

   Yolumuz yer yer önü uzun ağaç teknelerle bezeli pınarlarla  süslenerek devam ediyor. Sorkun yaylasına geldiğimizde burada da yolun ikiye ayrıldığını gördük burada bekleyen bir minibüs Güneyyurt’a yeni katılarak mahalle olan Yukarı ve Aşağı Çağlarlı yolcuları alarak bizden ayrılıyorlar; anlatıldığına göre Yukarıçağlarlılar Güneyyurtla birleştikten sonra, bir zamanların Aldere olarak meşhur olan Suuçtuğu dedikleri yerden sarp kayaları yararak güzel bir stabilize yol ile köylerinin yaylasına ulaşımı sağlamışlar.
   Otobüsümüz Güneyyurt yoluna devam ediyor ve Kuşakpınar’a bir başka deyişle Torosların en yüksek Antik Arenasına geliyoruz.
                KUŞAKPINAR VE ÇEVRESİ

Otobüsümüz koyak-tepe şeklinde uzanıp giden bu 2000 rakımlı yaylaların bitiminde Kuşakpınara geldiğinde tam 1000 m yüksekten kuş bakışı Güneyyurt'u görüyoruz, burası Dünya da eşine az rastlanan yarlarla ve sarp kayalarla uzanıp giden bir antik kent görünümünde; Suluceser ve Gödorum mevkilerini de kapsar bir biçimde Kuşakpınar bölgesi tarihi sit alanı olmuş, beş yıl önce içi ağıl yapılan kaya mezarları, Kiliseler ve İnler düzenlenerek turizme açılmış birde çevre düzenlemesiyle yerli yabancı gezginlerin uğrak yeri haline gelmiştir.

Kuşakpınarı bir toplu taşıma aracıyla o anda gezmemiz mümkün olmadı ama arkadaşlar buraya bir günün ayrılması gerektiğini zira; Kanlı Burun, Sel Kayası, Suluceser, Gödorum ve Kızoğlan İni gibi bir çok görülesi yerden bahsettiler.

Bu antik mekândan ayrıldıktan sonra 45 yaşlarında taze bir ormanın içinden dikine inişe geçiyoruz; az ilerde Çağşak mevkiinde ağzını bize çevirmiş Kızılin denilen harika bir kaya dikkatimizi çekiyor birde bu bölge de yamaç paraşütü tesislerinin olduğunu öğreniyoruz.

Bu taze ormanın içinde minik ovalar gözden kaçmıyor; evet devasa ormanın içinde halkın ekip biçtiği minik ovalar; Gölcük, Kızılçukur, Şabbılar, Elmacıkösenin düz, Burçak alanı vb.

Güneyyurt'a iyice yaklaşınca Söğütlü mevkiinde büyük bir havuz göze çarpıyor; Göksudan pompalanan sularla dolmuş bulunan bu büyük havuzdan Güneyyurtlular kanaldan istifade edemeyen yukarı bölgede ki arazilerini sulamaya açmışlar ve bölge yörenin en büyük bir meyve hazinesine dönüşmüş.
Otobüsümüz Güneyyurt kasabasına Dua sekisi denen yerden giriş yapıyor; karşımız da Karaman'ın ikinci büyük ilçesi Güneyyurt.
İŞTE GÜNEYYURT!

Makilerle çevrili yollardan geçerken etrafımızda  öbek öbek Antep fıstığı ağaçları gözden kaçmıyor, Belediyenin aktif çalışmalarıyla yer yer Antep fıstığı aşılama istasyonları kurulmuş ve bu pahalı ürün de artık Güneyyurt'un bir meyvesi olmuş.
halkın Meneviç, Sakız dedikleri ağaçlar kısırlıktan çıkıp birer meyve deposuna dönüşmüş. kasabanın girişinde ki devasa levha üzerinde ki kınalı Keklik ve İkiz in motifleriyle adeta kasabaya girenlere selam duruyor.
 Dua sekisinde ki Sanayii tesisleri bir kasabaya yakışır nitelikte, İlçenin dışına doğru alınan sanayide; bütün işyerleri toplanmış, tarımsal kalkınma kooperatifinin yaptırdığı soğuk hava deposu da burada yerini almış, hayli zamandır özlemi çekilen meyve suyu fabrikası ise kasabaya yep yeni bir çehre kazandırmış, burada üretilen ve kasaba çiftçilerinin ortaklığıyla oluşan kooperatif tarafıntan pazarlanan  her türlü meyve suyunun adı; GÜNSU  olarak tescil edilerek markalaşılmıştır.

Gömmeci mevkiine varmadan sol tarafta ki  Toki konutları göz kamaştırıyor, Gömmeci suyu büyük tartışmalardan sonra belediyeye   gelir  olarak şişelemeye açılıyor ve bu dillere destan tatlı su'dan isteyen herkes içebiliyor. Ayrıca burada bulunan dinlenme tesislerinde açıkta alkol almak kesinlikle önlenmiş.
Kasabaya girince  göze ilk çarpan temizlik oluyor, ana cadde dışında tali caddelerle  trafik ve yük hafifletilmiş ve tek çarşılı bir kasabadan tali caddelerde de  işletmeler açılarak esnafa imkan tanınmış.
Otobüsümüz kasaba girişine yapılan küçük ama oldukça modern bir otogara yanaşırken  gurbetellerden gelen yakınlarıyla buluşan Güneyyurtluları izlemek son derece zevkli bir görsel ziyafetti benim için.
 Örenlerden Sadıya kadar yüzbinlerce her tür meyve  ağacı artık doyumsuz lezzetlerle meyveye durmuştur.
Kışlacık mahallesinde ki toplama mevkiine son derece  sıhhi ve kapsamlı bir arıtma tesisiyle kanalizasyonun zararlı akıntılarından Göksu kurtulmuş ve kendi mecrasında uğrun uğrun akmaya devam etmektedir.
Allahım!  Böyle bir dere daha kaç yerde vardır diye düşünüyorum; anıt gibi semaya uzanan büyük kuturlu çınarlar, nostaljik bir hava veren  su değirmeninin üstünü gölgelerken, tekrar halka kazandırılan Yerbağlarda ki üzümler pekmez olmak üzere her mahallede bulunan pekmez ocaklarının Şırakmanalarına taşınıyor.

Kışlacık Mahallesine ve bu eşsiz Göksu vadisine inerken bu kasabada çok eskilerde adından söz edilen bir mesleğin  ve sanatın tekrar modern bir anlayışla hayata döndürüldüğüne tanıklık ediyoruz;  Tuğla, Kiremit ve Testicilik. Evet, bu mahallede çoğu Güneyyurtlunun soyadını teşkil eden ÇÖMLEK’çilik ç ağdaş manada bir fabrikaya gene bu mahallede kavuşmuş ve burada işsizlikten eser kalmamış.
Haddi zatında Güneyyurt İlçesinin tamamında işsizlikten söz edilmiyor artık,  zira; kasabanın kömür ocakları, meyvecilik, bütün arazilerin sulamaya açılması, yayla arazilerinin değer kazanması, Yerbağların eski şaşaalı günlerine dönmesi vb reform niteliğinde çalışmalarla burada herkes ya çalışıyor ya da emekli olmuş olarak çalışıyor.
Güneyyurt'un  böylece bir önemli olguyu daha rafa kaldırmış olduğunu müşahede ediyoruz; o da; dışa göç veren değil daha önce verdiği göçleri geri alan bir manzara.
 
  Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol