torossiirleri
  İKİNCİ ON
 
 MEMLEKET KUŞLARI

Memleket kuşları her yıl
Geçer gider yurdumuzdan
Kana kana soğuk suyun
İçer gider yurdumuzdan
            
Yuva yapar çalı çırpı
Yavrusunu alır kirpi
Atlar zirveleri, sarpı
Göçer gider yurdumuzdan
             
Çekirgenin özelini
Danelerin kızılını
Eşlerin en güzelini
Seçer gider yurdumuzdan
                
Yuvalarını bozarsak
Analarını üzersek
Derilerini yüzersek
Kaçar gider yurdumuzdan
                 
Tekrar geri gelmek için
Bizleri dost bilmek için
Yavrusuyla gülmek için
Uçar gider yurdumuzdan

08/08/2006


   YAYLAMIZA AĞIT

Nerde benim mor sürmeli bülücüm
Anaçları göçmüş çıkmıyor gayrı
Yuvalara mesken olmaz alıcım
Karınları açmış tokmuyor gayrı.


Kaklıklara yağmur dolmaz ki içsin.
Geçitlere ağlar germişler, göçsün.
Ey tabiat, kuşlar olmazsa, hiçsin.
Kurnalardan sular akmıyor gayrı.


Karatavuk ötmez olmuş oyukta.
Ala serçe sekmez olmuş koyakta.
Zalim insan can koymamış ayakta.
ileşleri bile kokmuyor gayrı.


Sarı serçe çekirgeye doymuyor.
Ot dibine çil yumurta koymuyor.
Takkalı kuş kayaları oymuyor.
Atmacayı bile takmıyor gayrı.

Yaylacılar sabah gelip dönüyor
Eski geceleri şevkle anıyor
Hayat hep böyledir, öyle sanıyor
Gövleme ateşi yakmıyor gayrı

Sürmeli çiğdemler, kar arar kırda
Kuzgunlar uçmuyor kale de sur da
Bir üveyik öter kalmış ta zorda
Dişisine bile bakmıyor gayrı.
 
20-08-09


O KADAR YÜREKTEN..

O kadar yürekten çağırma ana
Her an için geri döner gelirim.
İlahi takdir ve kaza gereği
Belki de tabuta biner gelirim

Sular bile hasret kokar bardakta
Gönlümüz burada varda ve yokta
Ardıçlı belen de Çukur çardakta
Bir çalı ardına siner gelirim

Burnum da tütüyor pilav ve ayran
Bil ki oğlun sana derinden hayran
Bu bayram olmazsa gelecek bayram
Birazcık sizleri sınar gelirim

Engel tanınmıyor su da ve sel de
Bir haber aranır esen her yel de
Bel ki kapıcık ta ve yelli bel de
Size ulaşmadan donar gelirim

Sıla esintisi bize fırtına
Aldırmayız eksine ve artına
O tarafa uçan bir kuş sırtına
Rica minnet edip konar gelirim

Sağlık haberini verir her gelen
Mani olamıyor tepe ve belen
Her an aleviyle bağrımı delen
Hasret ateşiyle yanar gelirim

Sabrımız bitince buluşmak için
Beraber ağlaşıp gülüşmek için
Yolu kaybedersem kavuşmak için
Bir palaz ardına süner gelirim


09/09/2006



 GÖKSU

Navağının ortasın da
Dile benzer Göksu’yumuz
Geçtiği yerler bereket
Yola benzer Göksuyumuz.

Dağı taşı tarar gelir
Dereleri yarar gelir
Ağaçları kırar gelir
Sele benzer Göksuyumuz.

Kurakları gönen eder
Akdenize kadar gider
Gizli bir el onu yeder
Nil’e benzer Göksuyumuz.

Deli akar fırat gibi
Köprüleri sırat gibi
Ezberledik kerat gibi
Yele benzer Göksuyumuz.

Gerdanın da iki HES var
Akışın da ayrı ses var
Körduman diye bir sis var
Küle benzer Göksuyumuz.

Biladanlar anıt gibi
Borucaklar yanıt gibi
Varlığına kanıt gibi
Güle benzer Göksuyumuz.  

 10/09/2006



ÇİLLİ KIZ

Bir çilli kız gördüm kuşak pınar da
Keçileri oğlakları peşin de
Davarına gilik arar pinar da
Sanki bir çift hilal vardır kaşında

Belinde daraplus, başında yazma
Ondadır algılar ondadır sezme
Ne olursun kırda yalınız gezme
Sanırsın onsekiz, yirmi yaşında

Çaltı değneğine takar azığın
Çiğdem sökmek için taşır kazığın
Serçe parmağında nişan yüzüğün
Sadakat timsali, bağı eşinde

Onun kozmetiği dağda kekiği
Bekler onu tezgahında mekiği
Dikilir sabaha her bir söküğü
En büyük lezzeti tadar keşinde

Karamık üzümü kararır güzün
Çilli kız, gösterme herkese yüzün
Bağlı kal o yare sözün ve özün
Yan o yavuklunun kor ateşinde.


12/09/2006



YOLOĞLU

Ben bir yol oğluyum gurbette rızkım
Kasabama, mahalleme elveda
Yad ellerde yaşamaktır hem yazgım
Akrabama el aleme elveda

Keçime eğdiğim pelit dalları
Ballık bucağının kaya balları
Şu üssüzün eğri büğrü yolları
Sevgi sonsuz aileme elveda

Üstüne sızdığım kınalı taşlar
Şiirler yazdığım hep karlı kaşlar
Yahnisi Hersesi doyumsuz aşlar
Dönüp duran kaileme elveda

Nevruzda söktüğüm yağlı gevenler
Karanlıkta eşeğine sövenler
Musibetten dizlerini dövenler
Harmandaki dövenlere elveda

Adı bilinmeyen kınalı kuşlar
İsli ocakta ki saçlar ve şişler
Dört ay yollarımı kapayan kışlar
Yağlılara yavanlara elveda

Ayazmalı, pul tülbentli gelinler
Gözüme toz gitse anam belinler
Sıla haberiyle içim serinler
Arılara kovanlara elveda

Zemheride yeşil İledin dalı
Defter yapıştıran Eriğin balı
Duvara örbüşen manıza dalı
Tarlalara soğanlara elveda

12/09/2006

  MEMLEKETİ GÖR

Eylül ayında tekeyi
katsında gör memleketi
Ekim ayında tepeyi
Eksinde gör memleketi.

Halkım az bilir parayı
Sıla yap açma arayı
Katranlı isli çırayı
Yaksında gör memleketi.

Birisi kaybetse yari
Göğe çıkar ahu zarı
Onbirinci ayda karı
Sıksın da gör memleketi.

Buzlar sarkar pardılardan,
Aşığı ayırır yardan.
Kış ortası kapılardan
Baksın da gör memleketi.

Kar sarınca herbir kaşı,
Ağartır hep dağı taşı.
Zemheride Arabaşı
Çeksinde gör memleketi.

Lülüler sarkar sayada
Şelale oluşur kayada
Sümüklü geveni doğa da
Söksün de gör memleketi.

Martta dünya yeni doğar
Böcü börtü dışa ağar
Kar üstüne bir kar yağar
Yetsinde gör memleketi

Gün doğdu mala sığıra
Girmek istemez ahıra
Nisanda atı çayıra
Çaksın da gör memleketi

Bulutlar hep ener yere
Bahar geliyor bir kere
Karlar erisin Aldere,
AKSIN DA GÖR MEMLEKETİ

 
 
 25-04-2006
 



 KIŞI KÖYÜMÜN

Bir iledin dalı karı yüklenmiş
Gördüm ki gelmiştir kışı köyümün
Bahar,güz çalışıp karı yüklenmiş
Yarıya inmiştir işi köyümün.

Dağlar yorganını çeker beyazdan
Pelitler yaprağı döker ayazdan
Kışın tedbirini almıştır yazdan
Bulunmaz benzeri, eşi köyümün.

Buğday, aşlık, darı unu öğünür
Üşüyenler ocağına sığınır
Sohbetlerde anılara değinir
Artık yenesidir keşi köyümün.

Böcek ve sürüngen uykuya yatar
Bitkiler bahara stoklar yapar
Avcılar kırlarda Mavizer atar
Harika içi ve dışı köyümün.

Ambarında bandırmalar dizili
Darı ekmekleri küçük bezeli
Yufka açar mahallenin güzeli
Çalışır sacı ve şişi köyümün.

Köyün iki katı gurbette yaşar
Ekmek için, şehirden şehire koşar
Dereler, ırmaklar yağmurla taşar
Nüfusu Altı bin kişi köyümün
 
 
                 20-10-2007


TAŞELİ

Oy sulu pınarlar yurdu memleket
Ve ulu çınarlar yurdu Taşeli!
Muazzam kaleydi, surdu memleket
Taşları kesme inlerle kaşeli

Göksunun gapızdan bittiği yerler
Yatağını yarıp gittiği yerler
Koca kandaklardan aktığı yerler
Derler ki insanları çok neşeli

Oy bulutlarla yarışan tepeler
Oğlağın gerdanı çifte küpeler
Eteğinde sulu karlar sepeler
Dolular yağar köşeli köşeli

Biladan dibinde gölge bol olur
Ağustos ayında sular kol olur
Eylül sonu sandık sandık bal olur
Çukurları yamaçları meşeli

Kendi lehçesinde sözlükleri var
Dere boylarında sazlıkları var
Ağacın üstünde yazlıkları var
Çevresi yastık ve minder döşeli

Madeni kaynaklar, bakırı senden
Urba tezgahları, dokuru senden
Ülkenin en fazla okuru senden
Bürokratlı, öğretmenli, paşalı.
 
  
                 10-1020032


   Emmioğlu


Ben kaldım emmoğlu gurbet ellerde
Hastalardan, ölenlerden haber ver
Sıladan habersiz yaban ellerde
Hırslanandan, yılanlardan haber ver


Memleketin insanını özledim
Gitmek için aylar yıllar gözledim
Televizyon varmış geçen, izledim
Kırda arpa yolanlardan haber ver

Koca köyden, öte köyden, mahleden
Camilerden kürsülerden rahleden
Varsa köye hiç varmayan, kahreden
Bayramlarda gelenlerden haber ver.

İtburnular çiçek açınca söyle
İrtibat keseni ihbar et köyle.
Hiç vatan sevgisi olur mu böyle
Bu sözüme gülenlerden haber ver

Eski karlar, kışlar yok mu diyorsun?
Yoksul yok herkesler tok mu diyorsun
Hasretlik böğrümde ok mu diyorsun?
Açanlardan, solanlardan haber ver.
 
 
20-10-1985


 Köyümü düşünüyorum


Köyümü düşünüyorum hava karanlık
Bir gelin gider hopucunda incisi
Bir elinde oğlaklı keçisi sağmalık
Öbüründe kolundan tutmuş ikincisi.

Köyümü düşünüyorum hava karanlık
Ayedinde dudugguşlar ötüyor, guk guk
Hayallere dalıyorum hemen bir anlık
Mehtap dalgalanıyor gökte oluk oluk.

Köyümü düşünüyorum hava karanlık
Eşekler, Katırlar semerinde dal çeker
Arılar Kelebekler dans eder seyranlık
Arıcılar yayladan kovan kovan bal çeker.

Köyümü düşünüyorum hava karanlık
Bir sürü geçiyor yamaçtan allı kırlı
Sacayağında simsiyah bir çaydanlık
Keşikler çıkıyor dağlara bol sığırlı

Köyümü düşünüyorum bir şafak vakti
Amentünün şehadeti duyuluyor
Namaza kalkanlar ışıklarını yaktı
Evden çıkanlar meleklerce sayılıyor

Köyümü düşünüyorum gün adam boyu
Koca kulaklı keçi, memesi keseli
Ardında oğlağı zıplar anası boyu
Elinde  Cıvgın, sürer çobanı, neşeli

Köyümü düşünüyorum öğle namazı
Güneşlıklerde neneler elleri dallı
Musalliler kurna başında bulur hazı
Hazır; paçaları ve kolları sıvalı

Köyümü düşünüyorum ikindin üstü
Odundan gelen katır kan, terler içinde
Kızlar sıralı çeşmede elleri testi
Kim bilir ne hasretler gizlerler içinde

Köyümü düşünüyorum akşam iftarda
Kızılinde gün kovalar elleri çomaçlı
Allahü ekber der müezzin o anda
Şimdi herkes bir olur akşam, toklu açlı

Köyümü düşünüyorum, yatsıdan geyri
Tüm komşular bir arada oturmadalar
Kadın erkek çoluk çocuk olunmaz ayrı
Kışın kadayıf yazınsa batırmadalar.
 
                        13-12-2000

 
  Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol