torossiirleri
  Dördüncü 10
 
Bu Dağlar da

Çocukluğu doya doya yaşarken
Sekerek büyüdük biz bu dağlarda
Tısgeveni, Yaylalarda koşarken
Yakarak büyüdük biz bu dağlarda.

Sığırları salıverip özlere
Çam isinden sürme çekip gözlere
Hayvanların SİKKESİNİ düzlere
Çakarak büyüdük biz bu dağlarda.

Çıkarırdık azıkları çıkından
Salmalarda Baldıranı kökünden
Çiğdemleri özeneğin akından
Sökerek büyüdük biz bu dağlarda.

Çavar iken Sabahtan gün Kaşlara
El değmez çıkardık yassı taşlara
Çiğdemlerden taç yapıp da başlara
Takarak büyüdük biz bu dağlarda.

Bebekken öğrendik Kandağı,Yarı
Kırmadık kalbleri ve zülfiyarı
İledin dalından alıpta Karı
Sıkarak büyüdük biz bu dağlarda.

Seğirdirdik kepirlerde yel gibi
Tutmazdık dostları yaban el gibi
Bir yağmur sonrası akan sel gibi
Akarak büyüdük biz bu dağlarda.

Olmayız düşene asla gülücü
Saksağanlar mesken tutar alıcı
Düştüğü yuvaya kızıl bülücü
Sokarak büyüdük biz bu dağlarda.

Ütmek için tutam tutam Başağı
Sonra toplar evladı ve uşağı
Her varışta Ufuklardan aşağı
Bakarak büyüdük biz bu dağlarda.

Yazda Kışta basa basa yaşlara
Veda ettik eski yoğun kışlara
Adım adım o en yüksek Taşlara
Çıkarak büyüdük biz bu dağlarda.

Aştık Torosların nice belini
Karşılardık Alderenin selini
Eğişmeçle Keçilerin kılını
Bükerek büyüdük biz bu dağlarda

26-12-07




    Güneyyurt Halkı

 Güneyyurdun  o çilekeş halkını
Bayram da seyran da billenince gör
Barana da boduç gibi salkımı
Azıcık benleşip çillenince gör.

Manızanın köpüğünde ıslanıp,
Yorulunca Biladana yaslanıp
En tabii besinlerle beslenip
Toruna torbaya dallanınca gör.

Kan eksen can biter toprağımızda
Binbir motif gizli yaprağımızda
Memleket taşı var böbreğimizde
Yerler gönen olup öllenince gör

Gürül gürül soğuk sulu oluklar
Yağmur, Dolu, Kar suyuyla doluklar
Dere boylarında alabalıklar
Başı aşağıya sallanınca gör.

Civir civir ağaçlar da serçeler
Yavrusuna çekirgeler parçalar
Huzur veren dağlar, bağlar, bahçeler
Her renkten çiçekler ballanınca gör.

Kızarınca Muşmulalar Alıçlar
Yumurta kırılır çıkar bülüçler
Kartalların pençesinde kılıçlar
Yılanın üstüne çullanınca gör.

Bitmeyecek tohumları ekmezler
Küpe dolar ambarlar da pekmezler
Köpüğünü bile boşa dökmezler
İlkbahar da bitip yıllanınca gör.

Dal üstünde al al olur meyveler
Şenlenir Altıntaş, Bükler, Zeyveler
 Ta Kasımı bekler gayrı Ayvalar
Fidanların dibi bellenince gör.

Eşiklerde Beşiklerde bebeler
Onlar ile neşelenir obalar
Hele birde önden gidip babalar
Hece hece gün gün dillenince gör.

Al yanaklı bal dudaklı kızları
Şeker söyler kaymak söyler sözleri
Uzakta ki yavukluda gözleri
Gelinliği giyip tüllenince gör


19-07-07



 ALTINTAŞA HOŞGELDİNİZ

Yaylamıza kaynar kanım
Harekete geçer anım
Allı pullu gelin hanım
Altıntaşa hoş geldiniz.

Her obada Keçi bağlı
Fazla yemeyelim yağlı
Dayıoğlu,Teyzeoğlu
Altıntaşa hoş geldiniz.

Çadırlar tek tek kurulmuş
Yaya gelenler yorulmuş
Yufka ekmekler dürülmüş
Altıntaşa hoş geldiniz.

Sabahtan kurmuşlar sacı
Doyuracak herkes acı
Şerif aba, aşşa bacı
Altıntaşa hoş geldiniz.

Aşağı,yukarı çağlar
Hepimizindir bu dağlar
Baylar,bayanlar, Beğler
Altıntaşa hoş geldiniz.

Ta İzmir’den Antalya’dan
Alakise, Gargaradan
İşte burda huzur adan
Altıntaşa hoş geldiniz.

Gürolukta akar sular
Gelen dostları muştular
Dindebol da ki komşular
Altıntaşa hoş geldiniz.

Goca şehir geliyor dar
İyi ki bu yaylamız var
SAYIN BAŞKAN SAYIN MUHTAR
Altıntaşa hoş geldiniz.

21-07-07 
 






SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ

Taşeli yurdunun çilekeş halkı
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ
Gelecek yıl görüşemeyiz belki
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ.

Ekmek için gurbet ele gidenler
Dağlarımda Koyun, sığır güdenler
Bir eliyle yaşlısını yedenler
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ.

Navağının küçük büyük köyleri
Halkımın tüm bayanları bayları
Karamanoğlunun asil soyları
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ.

Vatanımın güleryüzü, neşesi
Türkiye’nin bu en güzel köşesi
Şerife’si, Fadime’si, Ayşe’si
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ

Esnafım,Tüccarım ve Pazarcılar
Çadırlar da yufka açan bacılar
Hepiniz yurduma bir baş tacılar
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ.

Yurt dışından,Yurt içinden gurbetçi
İkram eden ayrancı ve şerbetçi
Güvenlik erbabı Polis ve Bekçi
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ.

Görüyoruz mutlu ve neşeliler
Öğretmenler, Öğrenciler veliler
Mustafalar, Ahmetler ve Aliler
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ

Bağda Bahçede ki Meravım, sakam
Bu Dünya geçici, fanidir makam
Sayın başkan, Muhtar, Vali, Kaymakam
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ.
22-07-07



 
     SULU BATIRMA  

Anayla gız aşanede çen çalar
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?
Yapılınca leğen kaşık çan çalar
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?

İleğene düğürcüğü koyarsın
Varsa yanna soğan bostan soyarsın
Hele bi yapılsın sende doyarsın
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?

Kuru firek ıslatılır sahına
Biriki de kelem konur kahına
Kurul şimdi sofraların şahına
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?

Lahanayla tefekleri haşlarsın
Cevizi senitte iyce taşlarsın
Yoğurmaya ellerinle başlarsın
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?

İrezene, Maydanoz ve Feslikan
Eksik olmaz hiç kırmızı patlıcan
Dikkatli ol, yiye yiye patlacan
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?

Goca sini orta yere serilir
Kelekler ortadan dörde yarılır
Miyanesi bir marula sarılır
Nasıl yenilir bu sulu Batırma?

Yaprak haşla, soğan haşla, ot haşla
Taa öğleye doğru tam yorul işle
Ardından bir yufka dürülür keşle
Nasıl yenilir bu sulu Batırma?

Yoğurma bitmeden su karıştırma
Limonla gilleyle hoştur batırma
Ardından çay içirmeden yatırma
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?

27-07-07




        ERMENEK-3

Bir ufuk ki doğuşunda ki çizgi
Seni söyler her dize de bu ezgi
Güzellik ve haşmet hep sana özgü
Ah Ermenek beldelerin şahı sen
Bu Dünya da görmeyenin ahı sen.

En tabii kale yaslanır sende
Düşünmeyen kafa paslanır sende
En zır deli bile uslanır sende
Ah Ermenek hasretimin başı sen
Taşelinin en yüksekte taşı sen.

Yaylaların; Torosların damında
Kartallar yuvayı kurar çamında
Mehtabı izlerim yaz akşamında
Ah Ermenek Taşelinde başsın sen
Taşelinin ufkunda ki taşsın sen.

Kırk pare bucağa bir başşehirsin
İçimde ki özleme panzehirsin
Şiirlerde çağlayan bir nehirsin
Ah Ermenek Gülistansın bağsın sen
İliğime kadar işli yağsın sen.

27-07-07



  SENİ BEKLERKEN

Seni beklerken o Kayanın dibinde
Bana geleceğini sözünden anladım
Ilık bir yaş kaydı yanağımdan
Ağladığımı tuzundan anladım.

Bir Atmaca süzülürken sarp yuvasından
Nereye gittiğini hızından anladım
Bilirim beni yürekten sevdiğini
Bunu kalbinde ki sızından anladım

Bir Gök güdük çığlığı yırtar sessizliği
Yollara düştüğünü izinden anladım
Vurgun olduğunu sözünden değil
O kömür karası gözünden anladım.

Gördüm ki Kartal yüksekte Yılan sürünür
Seni dilinden değil, önsezinden anladım
Koca bir kitabın ne dediğini
Okumadan, önsözünden anladım.

Bir çobanın Kaval sesi duyulur
Şiirin ustasını sazından anladım
Avcının Kafesi seni şakırken
Onun ustasını Tazından anladım.

Bilirim; ben seni ararım, sen beni
Çokluğun kıymetini azından anladım
Mahpus yüreğimi azad et gel de,
Bunu alnında ki yazından anladım

16–09–07




  Yaylaların Kıralı

Yaylaların Kıralı, Kışlanın hası
Üstün arı buğday, Nohut, Altıntaş
Susuz komaz seni Çeşmesi,Tası
Toprağın kızıldır,Taşın altın taş.

Çavdarların uzun biçilir yazın
Her yeri Define, durmayın kazın
Dayanmaz yeline telleri sazın
Ne Gümüş, ne Yakut taşın Altıntaş.

Nemlidir çayırın kurumaz yaşın
Yaz, Kış, Baharın hep karlıdır kaşın
Şapla kökleriyle pişen o aşın
Püfür püfür eser başın Altıntaş.

Löm löm çayırında zıpla öyle gel
Domuzöldüğünde otla öyle gel
Koca daştan aşşa atla öyle gel
Toplanalım görsün bizi Altıntaş.

Düdenleri derin, inleri serin
Zümrüt yeşil çayır çimen her yerin
Namert değil merttir kadının erin
Yüreğin taş, üstün taştır, altın taş
 
04-08-2004




 ERMENEĞE DÖNERKEN

Karamandan Ermenek’e dönünce
Hızlanır adımım çeker giderler
Göksu vadisine varıp inince
Ağıp rampalara çıkar giderler.

Gide gide yorulursun bir yerde
Katlanır bedenin ikiye dörde
Yellibelin yamacına bir er de
Dizi beklemeden çöker giderler.

Sağlı sollu köyler, kır da bayırda
Yarışırlar; çalışma da hayırda
Taylar yılkılarla otlar çayırda
Göveri soğanı söker giderler.

Acı bahar ağıp güneyde yurda
Kanaat ehliler, kalmazlar darda
Nevaleyi alıp en son baharda
Çadırı çardağı yıkar giderler.

Lafları bizlerin lafına benzer
Kuşları caminin safına benzer
Dağları Kafkasın gafına benzer
Küçük yamaçları çakar giderler.

05/11/07
Karaman


Bu Dağlar da

Çocukluğu doya doya yaşarken
Sekerek büyüdük biz bu dağlarda
Tısgeveni, Yaylalarda koşarken
Yakarak büyüdük biz bu dağlarda.

Sığırları salıverip özlere
Çam isinden sürme çekip gözlere
Hayvanların SİKKESİNİ düzlere
Çakarak büyüdük biz bu dağlarda.

Çıkarırdık azıkları çıkından
Salmalarda Baldıranı kökünden
Çiğdemleri özeneğin akından
Sökerek büyüdük biz bu dağlarda.

Çavar iken Sabahtan gün Kaşlara
El değmez çıkardık yassı taşlara
Çiğdemlerden taç yapıp da başlara
Takarak büyüdük biz bu dağlarda.

Bebekken öğrendik Kandağı,Yarı
Kırmadık kalbleri ve zülfiyarı
İledin dalından alıpta Karı
Sıkarak büyüdük biz bu dağlarda.

Seğirdirdik kepirlerde yel gibi
Tutmazdık dostları yaban el gibi
Bir yağmur sonrası akan sel gibi
Akarak büyüdük biz bu dağlarda.

Olmayız düşene asla gülücü
Saksağanlar mesken tutar alıcı
Düştüğü yuvaya kızıl bülücü
Sokarak büyüdük biz bu dağlarda.

Ütmek için tutam tutam Başağı
Sonra toplar evladı ve uşağı
Her varışta Ufuklardan aşağı
Bakarak büyüdük biz bu dağlarda.

Yazda Kışta basa basa yaşlara
Veda ettik eski yoğun kışlara
Adım adım o en yüksek Taşlara
Çıkarak büyüdük biz bu dağlarda.

Aştık Torosların nice belini
Karşılardık Alderenin selini
Eğişmeçle Keçilerin kılını
Bükerek büyüdük biz bu dağlarda

26-12-07





 
            DAĞLAR DİLLENSE...

On bin yıldır mesken olan bu dağlar
Gelene bel bağlar gidene ağlar
Bir dile gelse de bu antik çağlar
Üstün de gezene ne derdi bilmem?

Kayalara evler oyan Ad, Semud
Yazar sizi Kur'an, Tevrat ve Talmud
Kayanın böğründe koca bir armut
Kütüğünü görse ne derdi bilmem?

Zalime de mazluma da yurt inler
Tekin değil böcü börtü kurt inler
Kimine ön kimine de sırt inler
Dillenip konuşsa ne derdi bilmem?

Elleriyle taşa mezar kazanlar
Duvarına kitabeler yazanlar
Güce ulaştıkça sözden azanlar
Son ilahi söze ne derdi bilmem?

Dünya baki değil fanidir deriz
Yine gölgenin ardından gideriz
Beş alır geriye altı öderiz
Sahabeler görse ne derdi bilmem
 
  Bugün 10 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol