torossiirleri
  Onuncu ON
 
ÇEŞME BAŞIN DA

Bir güzel süzülür çeşme başında
Saçını okşayan yeller kıskanır.
Sanki hilal resmedilmiş kaşın da
Ona dokunmaya eller kıskanır.

19, 20 ye basmış basmamış
Sevda yeli ona esmiş esmemiş
Bu pınara böylesi hiç gelmemiş
Konuşsam, kendini diller kıskanır.

Belinde bir Darabulus, nakışlı
Yılkı kişnemeli, Ceylan bakışlı
Bir dili var sular gibi akışlı
Gem vurulamayan seller kıskanır.

Sanki kiraz yemiş gibi, dudaklar
Kolları var, hiç düğümsüz budaklar
Hakkın da ne dilekler ve adaklar
Çok ince geçinen beller kıskanır.

Vakarlıdır, sağa sola salınmaz
Bir merhaba desem, her hal alınmaz
Ak giyinmiş, sebebi de bilinmez
Bembeyaz çekilmiş tüller kıskanır.

Endamı, encamı yerli yerinde
Bir sakladığı var, belli derinde
Önlerine çıksa günün birinde
İndira gandi ve Çiller kıskanır.

İki gözü parıl parıl far gibi
Anladım; bir nişanlısı var gibi
Alyanaklar pembeleşti nar gibi
Bahçe de açılmış Güller kıskanır.

Sarıcoğlan der ki, merhaba! gülüm
Dedi ki, Merhaba! ben sana elim
Ondan başkasına konuşmaz dilim
Bir konuşsa tüm Bülbüller kıskanır.

 09-04-07


YAYLACI KIZ

Bir elinde helke, birinde testi
İşte kır güzeli suya gidiyor.
Kirlileri alıp bohçaya bastı
Derenin boyuna yuya gidiyor.

Belden sarkar kuşağının tuğları
Çömleğine koymuş sadeyağları
Sürüsüyle aşar gider dağları
Öğrünün olduğu boya gidiyor.

Alnın da yazmanın al oyaları
Seke seke geçer sarp kayaları
Elinde kınası, yok boyaları
Allanmış pullanmış toya gidiyor.

Kötülükten, çirkeflikten anlamaz
Yüksek sesle dağdan dağa ünlemez
Asılsızı, yalan sözü dinlemez
Asaletten gelen soya gidiyor.

Buğdayı, Samanı sarmış katara
Ardıç bile dayanamaz satıra
Kalan eşyaları atmış katıra
İşini bitirmiş köye gidiyor.

Sarıcoğlan der ki, İn o kayadan
Uzaklaşma asaletten hayâdan
Bir ayran ver elinde ki kovadan
Oturmuş çayıra doya gidiyor.
 
14-04-07  Loras dağı



İKLİMLER

İklimler değişti, hava bozuldu
Dam dolusu karlar görülmez oldu
Ya rab!! kaderimiz nasıl yazıldı?
Gönenlere çiftler sürülmez oldu.

Kurumakta gür gür akan pınarlar
Yaylacılar sahillere inerler
Yaratıcı, kullarını denerler
Emanetler geri verilmez oldu.

Vücudumuz terli sinirler gergin
Herkes birbirine kırılmış, dargın
Ne çalışır, ne işler gene de yorgun
Kimselere bir şey sorulmaz oldu.

Kış Bahara, Güz de Yaza karıştı
Çevreyi bozmada dünya yarıştı
Daha gün görmeden güller buruştu
Çiğdemden başa taç örülmez oldu.

Dereler dolmuyor, ırmaklar coşmaz
Coşup ta fazlası dışına taşmaz
Akaklarda sular dizini aşmaz
Paçayı sıvayıp girilmez oldu.

Sarıcoğlan der ki, israfı bırak!
Ovalar çöl oldu, mevsimler kurak
Sev, sevil, Dünya da, kabir son durak
Kimse birbirine sarılmaz oldu.

02-07-07  Konya


              Aziz Vatan!

Bu Aziz Vatanın başı üstünde
Kimsenin hıyanet göresi değil,
Bu Necip Milletin kaşı üstünde
Hiç bir Zalim safa süresi değil.

Vatandaşlık bize görev yüklüyor
Sanma, Allah nimetini saklıyor
Bu Memleket bizden  hizmet bekliyor
Ağlamak sızlamak çaresi değil.

Ey bu Vatan için planlar yapan
Allahı bırakıp Şeytana tapan
Kuracaksan bize Tuzak ve Kapan
Öğren ki Vatanın burası   değil.

Düşmanların çetin, Silahı güçlü
Seferleri beter, Adı da Haçlı
Birlik ol ey halkım, şerefle taçlı
Şimdi ayrılığın sırası değil.

Ülke içten dıştan Düşman kaynıyor
Birileri İlmeğimle oynuyor
Şer cephenin gözü, özü doymuyor
Oynamağa yazı-turası değil.

Sarıcoğlan der ki Türkiye Yurdum
Vatan sevgisine mısralar kurdum
Yaşasın Mehmedcik, Yaşasın Ordum
Türkiye kimsenin Çırası değil.
 
2007/KONYA


ŞİRİN BELDEM

Gene Bahar gelmiş, şirin Beldeme
Irmakları artık Milsiz akıyor.
Bu ay da gelemem, bana gel, deme
Çınarlar altında Dilsiz akıyor
Dünya da bulunmaz eşin Güneyyurt
Sarıcoğlan, bu kardeşin Güneyyurt!

Sarıçiğdemleri solmak üzere
Millet hasılları yolmak üzere
Geleceğim sana kalmak üzere
Dünya da bulunmaz eşin Güneyyurt
Sarıcoğlan, bu kardeşin Güneyyurt!

Şabbıların düzde Sümbüller biter
Göggüdükler çığlık atarak öter
Hasretin ateşi her şeyden beter
Dünya da bulunmaz eşin Güneyyurt
Sarıcoğlan, bu kardeşin Güneyyurt!

Kıble kayasından izlerim seni
Her gece rüyamda gözlerim seni
Derin bir hasretle özlerim seni
Dünya da bulunmaz eşin Güneyyurt
Sarıcoğlan, bu kardeşin Güneyyurt!

Çıbıklar budandı, Öğse sürüldü
Halkım var gücüyle işe sarıldı
Fazla işler Keseneye verildi
Dünya da bulunmaz eşin Güneyyurt
Sarıcoğlan, bu kardeşin Güneyyurt!

Gudal Kayasında bir Kartal uçar
Şeytanlı Koyakta Laleler açar
Milletim hayr arar, şerlerden kaçar
Dünya da bulunmaz eşin Güneyyurt
Sarıcoğlan, bu kardeşin Güneyyurt.




       Köylü Güzeli

Elinde Oklava önünde Senit
Un Uvra içinde ellerin senin.
Bu asil duruşun her şeye kanıt
Karınca gibidir Bellerin senin.

Çayını bastırmış bir bez altına
Sığırları salmış bir Öz altına
Gün gelir de Bileziğe Altına
Doyar Gerdanın ve Kolların senin.

Su Testisi ıslak bezle giyili
Seninde günlerin artık sayılı
Bir bebek görmeden nikli, ayılı
Öyle geçip gider yılların senin.

Ayağında Şalvar Adana tarzı
İmanı sağlamdır geçirmez Farzı
Böylesi bulunmaz dolaşsan arzı
Gene bura çıkar Yolların senin.

Saçların dökülmüş eğnin üstüne
Uzat da banayım bir yol Testine
Üstüne yok, girişirim Bestine
Sevene Altındır Pulların senin.

Sarıcoğlan der ki dur dinle kızım!
Seni anlatmaya yeter mi Sazım
Hayırlara karış ey Kubi nazım
Her daim Bal akar Dillerin senin.
 
25-08-08/Konya




Pullu Tülbent  

Bir haya timsaline
Yakışır Pullu Tülbent.
Bak hele şu Geline
Takışır Pullu Tülbent.

Kömür gibi göz üstüne
Çok içten bir öz üstüne
Altta Bone bez üstüne
Yakışır Pullu Tülbent.

Sarıcoğlan der ki Beyaz
Gene modaymış bu Yaz
Yakmaz Gün Çarpmaz ayaz
Yakışır Pullu Tülbent.
 
2007/KONYA


 
  Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol